

Diyabet ile Savaşmanın Temel Prensipleri
Sağlık Mart 23, 2019 Ayşe Editörmatik 0

Günümüz dünyasının belki de en gizli tehlikelerinden biridir diyabet… Bilimsel ve teknolojik gelişmeler ışığında bir değerlendirme yapıldığında aslında ne denli sağlıksız bir beslenme şekline doğru ilerlendiği görülebilir. Halbuki böylesi bir çağın tam merkezinde duran insanın daha bilinçli olması gerekmektedir. Fakat ibre, tam ters yönde dönmeye başlamıştır bile… Asıl soru, eski dönemlerde adı sıkça duyulmayan ve kanser gibi illet bir hastalığa kadar ilerleyen diyabetin şimdilerde neden bu kadar yaygın bir hâl almış olmasıdır.
Bu soruya verilebilecek en doğru yanıt ise, beslenme düzenindeki doğal döngüden uzaklaşılmasıdır. Şöyle ki; köyden kente göç, tarım ve hayvancılık yöntemlerindeki değişimler, fabrikaların çoğalması sonucu paketli ürünlerin sayıca artması, hızlı beslenme şekline geçiş vb. gibi durumlar, doğal beslenmenin sağlıklı gidişatını yok etmiştir. Bunun en zararlı sonucu ise, insan sağlığını her açıdan tehdit eden diyabet hastalığının yaygınlaşmasıdır. Ancak bu olumsuzlukla başa çıkabilmek, diyabet ile savaşmanın temel prensipleriyle mümkün hâle gelebilir. Böylesi bir savaş, beslenme düzenindeki doğal döngüye geri dönmekten başka herhangi bir zorlu süreci barındırmaz. Tek yapılması gereken sağlıklı beslenmeyle birlikte metabolizmanın düzenli işleyişini yeniden kazanabilmektir.
-
Üç Beyazdan Uzak Durmak
Çağımızın hastalığı olarak nitelendirilen kansere davetiye çıkaran üç beyazdan bahsedilir her zaman… Bu üç beyaz, “un”, “tuz” ve “şeker”dir. Aslında sadece kansere değil; aynı zamanda çoğu hastalığın da habercisidir bu üç beyaz… Zararlıdır; sigara gibi… alkol gibi… Gerçekte bizler, ulus olarak çok severiz bu üç beyazı tüketmeyi. Pastane ürünleri başta olmak üzere gündelik yaşamımızın büyük bir parçasıdır onlar. Uzun yıllar boyunca araştırmalar yapılmıştır. Bazı yağ çeşitlerinden bahsedilmiştir her zaman ve “insan sağlığına zararlı” damgası vurulmuştur. Aslında bazı yağlar metabolizma için çok faydalıdır. Tereyağı gibi… Fakat o süreçte, bu yarardan hiç bahsedilmemiştir. Gel gelelim son zamanlarda, “şeker” adı sıklıkla duyulur olmuştur. Halbuki yurtdışındaki pek çok ülke “şeker” gibi zararlı bir maddenin insan vücudu ve sağlığındaki etkilerini uzun zaman önce keşfedebilmiştir. Hatta söylenebilir ki şeker tüketiminin minimum seviyelerde olduğu ülkelerde, kanser türleri ve diyabet gibi hastalıkların görülme oranları da oldukça düşüktür. Çünkü bilinir ki “şeker” üç zararlı beyazın en tehlikelisidir. Diyabet hastalığının asıl sebebidir
Öte yandan, “un” ve “tuz”, yine ülkemizde bol miktarda tüketilmeye devam eden diğer iki beyazdır. Kültürel ve geleneksel beslenme alışkanlıklarımız gereği tıpkı şeker gibi, un ve tuz da sofralarımızın vazgeçilmezidir. Farkında olmadan tüketmeye devam ettiğimiz bu gıdalarla aslında sağlığımızın ne denli risk altında olduğunu hiçbir zaman bilememişizdir. Neredeyse her öğünde un, tuz ve şeker kullanılarak yapılan yemek ve tatlı çeşitlerimiz vardır ve ne yazık ki biz bu yemekleri tüketmeye devam etmekteyiz. Ev yapımı yemeklerle birlikte paketlenmiş ürünler, pastaneden alınan atıştırmalıklar vs. derken gündelik yaşantımız “hamur işi” denilen çemberin içinde sıkışıp kalmıştır. Oysa ki, metabolizmanın düzenli işleyişini bozan asıl etmen, bu tip beslenme alışkanlığıdır. Sindirim sisteminden boşaltım sistemine dek organlara zarar veren bu beslenme şekli, diyabetten kansere kadar tüm hastalıklara zemin hazırlamaktadır.
Zaten diyabetin belirtileri, sadece şeker tüketimiyle sınırlı değildir. Un ve tuz tüketimi, şeker tüketimiyle birleştiği zaman sonuçlar oldukça ağır olmaktadır. Dolayısıyla diyabetle mücadele için öncelikle beslenme alışkanlığının değişmesi gerekmektedir. Bu üç beyazdan uzak durmak, öncelikle atılması gereken adımdır. Protein, kalsiyum ve magnezyum alımına geçilmeli, “hamur işi” düzeninden çıkılmalıdır. Bu yöntem, hem diyabet hastalığına yakalanma riskini azaltacak; hem de diyabet hastalığına maruz kalmanın sonuçlarını hafifletecektir.
-
Egzersiz ve Spor Yapmak
Beslenme alışkanlığının değişmesinin yanı sıra, metabolizmanın düzenli işleyişi ve beden sağlığının korunması için bir diğer prensip, egzersiz ve sportif faaliyetleri hayata geçirmektir. Unutulmamalıdır ki, hareketsiz bir yaşam, tüm hastalıkların öncüsüdür. Üç beyazdan uzak durmak ve “hamur işi” düzeninden çıkmak, diyabet gibi hastalıklarla savaşma yolunda tek başına yeterli değildir. Bu nedenle, hareketli bir yaşam tarzı, hem organların faaliyetlerini düzene sokacak hem de sağlıklı bir geleceğe imkân tanıyacaktır. Elbette ki her insan vücudu, ağır ve zorlu sportif faaliyetlere uygun değildir; ama her insanın kendi vücut yapısına uygun egzersizleri yapabilme kabiliyeti vardır. Buna bağlı olarak hareketli bir yaşam stiline bir an önce geçmek gereklidir. Hele ki bu stile geçişte öncelik, yürüyüşe verilmelidir. Çünkü sağlık durumu ya da kilo oranı fark etmeksizin herkes, hareket etmeye yürümekle başlayabilir!
Yürüyüşle başlanacak hareketli bir yaşam, kişinin zevki ve hobisine göre farklılık yaratan bir egzersiz anlayışını da beraberinde getirmelidir. Bu konuda, çeşitli sporlara başlamak ya da evdeki imkânlar dahilinde sportif faaliyetlere geçmek, insan sağlığına pozitif anlamda büyük katkılar sağlayacaktır. Bilinmelidir ki hiçbir şey için asla geç değildir. Beslenme alışkanlıklarımızı değiştirmek ya da hareketsiz yaşamdan hareketli yaşama başlamak, her geçen saniye “dene ve çaba göster” mantığıyla gerçekleşecek olağan durumlardır. Önemli olan, çağımızın yaygınlaşan hastalıklarıyla mücadele edebilmektir. Bu yolda temek prensip ise, doğal beslenme düzenine geri dönmek, “üç beyaz”dan uzak durmak, metabolizmanın işleyişini bozmamaktır. Çünkü dünya üzerinde sağlıklı beslenen, aktif olarak egzersiz yapan insanların yaşamakta olduğu ülkelerde kanser türleri ve diyabet gibi hastalıklara nadiren rastlanmaktadır. Dolayısıyla böyle ülkelerdeki yaşam şeklini referans alabilmek bile, hastalıklarla mücadele konusunda bizlerin yolunu aydınlatabilir. Nitekim, diyabetle savaşmak mümkündür; asıl olan mücadele etme isteğini kazanmak, doğru yöntemleri keşfetmek ve sağlık yolunda başarıya ulaşmaktır.
Şuana kadar yazılan hiç yorum yok.
İlk yorumu siz yapmak ister misiniz?